
Bundan tam 2 yıl önce Kobani'ye kütüphane, hatıra ormanı, park yapmak, çocuklara oyuncak ve kitap götürmek için Suruç'ta toplanan yaklaşık 300 genç bombalı saldırının hedefi oldu. 33 genç insan yaşamını yitirdi, yüzlerce genç yaralandı. Bu katliamının yarattığı travma katlanarak sürüyor.
20 Temmuz Suruç Katliamı'nın failleri bellidir.. Bu katliam, tüm uyarılara rağmen sürdürülen çarpık Suriye politikasının ve ülke geneline hâkim kılınan şiddetin bir sonucudur. Bugünden daha net görülüyor ki; katliam sonrası “Bu saldırı bir istihbarat zafiyetinin sonucudur”, “Sınırlarımız yolgeçen hanı” gibi cümleler, bilerek ya da bilmeyerek esas failleri gizleyen ifadelerdir. Bilakis o dönem IŞID ile açık/örtülü ittifak kuranların, “olağan şüpheliler” listesinin en başında yer almasına dair toplumda genel bir kanaat oluşmuştur. Uzunca süredir IŞİD'ı 'meşrulaştıran' yandaş gazetelerin o dönem attıkları başlıklar bile, katilleri ve müttefiklerini nerelerde aramamız gerektiğini ele veriyor. Sonrasında yaptıkları açıklamaları ise sadece göz boyamanın ve suçluluk telaşının eseridir.
Ayrıca; kimin kimi öldürdüğüne göre üzülüp sevinen, ölüleri yarıştıran, bir acıyı başka bir acının karşısına koyma ucuzluğunu sergileyen yaklaşımlar, katliamları meşrulaştıran zeminlerden biridir. Ferdane ve Nartan’a “orada ne işleri vardı” ile başlayarak bir dizi hakaret edip katliamcıları kollayan ve karşıtlarına “Siyaset yapmayın, Çerkeslik yapın” diye daima akıl veren kapıkullarının ‘gerektiğinde’ ne derece siyasi olabildiklerini de gördük. Her durumdan fayda damıtan bu iktidar odaklı özneler, kime ne zaman saldıracaklarını, kime nasıl yanaşacaklarını iyi öğrenmişler! Bunu da gördük bir kez daha..
Nihayetinde; Suruç katliamının ardından yaşanan bir dizi katliam, 15 Temmuz darbe girişimi, OHAL, anti-demokratik uygulamalar ve hileli seçimler, Suruç'un ve 'yeni rejim' kurmaya odaklı tüm sürecin arka planını görmemizi sağlamaktadır. İşte tam da bu yüzden 'Herkes İçin Adalet' talebi milyonlara ulaşmıştır.
Halkın onurlu evlatlarının yeri, halkının omuzlarıdır!
Toplumumuzun emektarlarından Tlişe Metin Kılıç’ın eşi Kozapha Ferdane Kılıç ile oğlu Nalçik Üniversitesi öğrencisi Nartan Kılıç'ı bu saldırıda kaybettik. Onlar, adını duydukları, yüzünü görmedikleri coğrafyada acı çekenlere bir nebze ilaç olmak için oradaydılar. Emeğin ve Çerkes halkının mücadelesine hep omuz verdiler.
"Hangi dağ efkârlıysa oradayız
Perişan edilen her şeyi bizimdir." (Ahmet Telli)
Onları unutturmayacağız.. Atan yürekleri artık bizde atacak ve insanlık adına bıraktıkları ayak izlerine basarak yürüyeceğiz.
Yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, Türkiye halklarına ve tüm insanlığa bir kez daha başsağlığı diliyoruz.
DEMOKRATİK ÇERKES HAREKETİ
Son Yorumlar
4 yıl 26 hafta önce
5 yıl 14 hafta önce
5 yıl 16 hafta önce
5 yıl 19 hafta önce
5 yıl 20 hafta önce
5 yıl 35 hafta önce
6 yıl 1 hafta önce
6 yıl 9 hafta önce
6 yıl 13 hafta önce
6 yıl 14 hafta önce